بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَٱلۡأَرۡضَ وَضَعَهَا لِلۡأَنَامِ ١٠

Allah, yeryüzünü canlıların ayakları altına serdi.

– Seyyid Kutub

فِيهَا فَٰكِهَةٞ وَٱلنَّخۡلُ ذَاتُ ٱلۡأَكۡمَامِ ١١

Orada türlü türlü meyvalar, salkımlı hurma ağaçları var.

– Seyyid Kutub

وَٱلۡحَبُّ ذُو ٱلۡعَصۡفِ وَٱلرَّيۡحَانُ ١٢

Yine orada yapraklı taneler, hoş kokulu bitkiler var.

– Seyyid Kutub

فَبِأَيِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ١٣

Ey insanlar ve cinler, peki, Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?

– Seyyid Kutub

خَلَقَ ٱلۡإِنسَٰنَ مِن صَلۡصَٰلٖ كَٱلۡفَخَّارِ ١٤

O insanı pişmiş çamuru andıran kuru balçıktan yarattı.

– Seyyid Kutub

وَخَلَقَ ٱلۡجَآنَّ مِن مَّارِجٖ مِّن نَّارٖ ١٥

Cinleri de dumansız alevden yarattı.

– Seyyid Kutub

فَبِأَيِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ١٦

Peki, Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?

– Seyyid Kutub

رَبُّ ٱلۡمَشۡرِقَيۡنِ وَرَبُّ ٱلۡمَغۡرِبَيۡنِ ١٧

O iki doğunun da Rabbidir, iki batının da.

– Seyyid Kutub

فَبِأَيِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ١٨

Peki, Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?

– Seyyid Kutub

مَرَجَ ٱلۡبَحۡرَيۡنِ يَلۡتَقِيَانِ ١٩

Acı ve tatlı sulu iki denizi birbiri üzerine salarak yanyana getirdi.

– Seyyid Kutub

بَيۡنَهُمَا بَرۡزَخٞ لَّا يَبۡغِيَانِ ٢٠

Ama aralarında birbirlerine karışmalarını önleyen bir engel vardır.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu